ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Gazze’de Hamas’la ilgili statükonun devam edemeyeceğini savunarak “İsrail’in de Gazze’nin kontrolünü ve sorumluluğunu üstlenemeyeceğini biliyoruz.” dedi.
Blinken, Tel Aviv’de yaptığı görüşmelerin ardından basın toplantısı düzenledi.
Görüşmelerinde, İsrail’in “meşru müdafaa hakkına” güçlü desteklerini dile getirdiklerini belirten Blinken, ABD Kongresinin İsrail’e ek destek konusunda çalışmalarının sürdüğünü belirtti.
Blinken, ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’in eylemlerinde uluslararası insani hukuka uyulması gerektiğini söylediğini anımsatarak “Sadece Gazze’de değil aynı zamanda Batı Şeria’da sivillerin korunması gerektiğini vurguluyorum. (Batı Şeria’da) Burada, Filistinlilere yönelik kışkırtmalar ve aşırıcı şiddet durdurulmalıdır ve sorumlularından hesap sorulmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Çatışmada ikinci ya da üçüncü cephenin açılmaması mesajı
Hizbullah ve Lübnan konusundaki bir soruya yanıt olarak Blinken, “Bu çatışmada ikinci veya üçüncü bir cephenin açılmaması konusunda başından beri çok netiz.” diye konuştu.
TIKLAYIN | Hamas-İsrail savaşında gün gün, dakika dakika tüm gelişmeler
Blinken, Gazze’de çok taraflı bir güç oluşturulması konusunda bir konuşma olup olmadığına ilişkin soruya ise “Gazze’de 7 Ekim öncesi statükoya dönülmemeli ve dönülemez. Bu kabul edilemez.” yanıtını verdi.
Hamas’ın, Gazze’nin yönetiminde olmasının “kabul edilemez” olduğunu söyleyen Blinken, “İsrail’in de Gazze’nin kontrolünü ve sorumluluğunu üstlenemeyeceğini biliyoruz.” dedi.
Blinken, “İsrail’in böyle bir niyeti de olmadığını” belirterek “Bu konuda birçok olasılık var ama bu konuda detay vermek için henüz çok erken.” ifadesini kullandı.
TIKLAYIN | Hizbullah lideri Nasrallah: Hamas’ın 7 Ekim saldırısından habersizdik; yapılan Siyonist yapı için deprem yarattı; ABD filoları için hazırız
“Güneyde, hastanelerin işlemesi için gerekli yakıtı ve diğer ihtiyaçları sağlayacak mekanizmaları belirledik”
Blinken, Gazze’ye yapılan insani yardımların “yetersiz” olduğunu ifade ederek, yardımları artırmak için bölgedeki ortakları ve Birleşmiş Milletler (BM) ile “somut yollar” aradıklarını kaydetti.
Blinken, “İsrail hükümetinin Gazze’deki sivillere insani yardımların ulaşmasını sağlamaya kararlı olduğunu” savunarak, Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye her gün 100’den fazla insani yardım taşıyan tırın girdiğini kaydetti.
Bölgedeki insani yardımlara ilişkin konuşan Blinken, “Birkaç hafta içinde kaydedilen önemli bir ilerlemedir, ancak aynı zamanda yetersizdir. Bu gerçek sadece bizim tarafımızdan değil, İsrail hükümeti, Mısırlı ortaklarımız ve BM) tarafından da kabul edilmekte. Bu nedenle, kendi hataları olmaksızın çaresizce yardıma ihtiyaç duyan insanlara gıda, ilaç, su, yakıt ve diğer kritik ihtiyaçlar konusunda sağlanan yardımı önemli ölçüde artırmak için somut yollar arıyoruz.” dedi.
Blinken, İsrail liderleriyle görüşmesine ilişkin, “Güneyde, hastanelerin işlemesi için gerekli yakıtı ve diğer ihtiyaçları sağlayacak mekanizmaları belirledik.” ifadesini kullandı.
İsrail’in de bölgedeki “yakıtın istismar edilmesine ilişkin endişesi” olduğunu aktaran Blinken, ABD’lilerin, yabancı ülke vatandaşlarının ve ağır yaralanan Filistinlilerin Gazze’den ve bölgeden ayrılması konusunda da çalışmaya devam edeceğini belirtti.
Blinken, insani yardımların ulaşmasının “zaman alacağına” dikkati çekerek “Bu çabaların her birinin, siviller için yüksek güvenliğin sağlandığı ve insani yardımların daha etkili ve devamlı ulaştırılmasının ayarlanması temelinde çatışmalara insani ara verilmesiyle mümkün olacağına inanıyoruz.” diye konuştu.
Blinken’den sivillerin korunması çağrısı
Filistinli sivilleri korumak için “daha fazlasının yapılması gerektiğini” belirten Blinken, İsrail’e, çatışmalar devam ederken sivil ölümleri en aza düşürme konusunda tavsiyelerde bulunduğunu bildirdi.
Blinken, İsrail’in Hamas’a karşı verdiği mücadelede ABD’nin desteğinin önemli olduğunu belirterek, “Önemlidir çünkü yapılması gereken, doğru ve yasal olan budur. Önemlidir çünkü bunu yapmamak Hamas ve diğer terör gruplarının ekmeğine yağ sürer.” değerlendirmesinde bulundu.
Binaların enkazından çıkarılan Filistinli çocukların, genç kız ve erkeklerin görüntülerini izlediğini aktaran Blinken, “İnsani felaketin pençesinde kıvranan ve içinde bulundukları duruma kayıtsız kalındığı düşüncesiyle yabancılaşan insanlar barış için ortak olmayacaklardır. Bunu gördüğümde, televizyon ekranından onların gözlerinin içine baktığımda, kendi çocuklarımı görüyorum. Nasıl olur da kitleler Filistin halkının refahını bir saniye ya da bir zerre bile umursamaz?” diye konuştu.
İşgal altındaki Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik şiddetine de değinen Blinken, “Bu, şu an ciddi bir endişe. Bakın, İsrail hükümeti adına konuşmak istemiyorum, bu uygun değil. Ancak bugün duyduğum şeyin, (İsrail’in) hükümetin Batı Şeria’daki aşırı şiddetle baş etmeye, kınamaya ve önlemek için adım atmaya açık bağlılığı olduğunu söylemem doğru olur.” dedi.
“İlk olarak, bu çatışmanın tırmanmasını önlemeye devam etmeliyiz”
Blinken, İsrail’in yalnızca “kendini savunma hakkı değil, savunma yükümlülüğü de olduğunu” savunarak, “Bu kendini savunma yükümlülüğü her ulusa aittir. Hiçbir ülke masumların katledilmesine müsamaha gösteremez ve göstermemelidir.” dedi.
7 Ekim’de yaşananların tekrar yaşanmamasını sağlamaya yardımcı olmak ve diplomatik temaslar kurmak amacıyla bölgeye döndüğünü kaydeden Blinken, “Bunu yaparken hem İsrailliler hem de Filistinliler için çok farklı bir gelecek inşa edeceğiz. Bu trajediden her iki halk ve bölge için daha iyi bir yarın doğacak.” ifadelerini kullandı.
Blinken, bölgedeki son duruma ilişkin “İlk olarak, bu çatışmanın tırmanmasını önlemeye devam etmeliyiz. Çatışma başka bölgelere ve alanlara da sıçramıştır ve ABD olarak İran’ın vekil güçleri saldırılarına karşılık vermeye devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.
Irak ve Suriye’de bulunan ABD personelini koruyacak ve DEAŞ’in “yeniden dirilmesini” önlemeye çalışacaklarını vurgulayan Blinken, “Saldırıları caydırmak ve bunlara karşılık vermek için ne gerekiyorsa yapacağız. Orta Doğu’daki ve diğer uluslararası ortaklarımız gerilimin tırmanmasını önlemede kritik bir rol oynamaktadır. Seyahatim boyunca yapacağım görüşmelerin ana odağı da bu olacak.” dedi.