Süper Lig’in 28. hafta maçında Fenerbahçe, deplasmanda Hatayspor ile karşılaştı. Mersin Stadyumu’nda oynanan maçı sarı lacivertli takım 2-0 kazandı. Fenerbahçe’ye galibiyeti getiren golleri 25. dakikada Osayi Samuel, 40. dakikada Cengiz Ünder kaydetti.
İşte spor yazarlarının maç değerlendirmeleri…
ERCAN GÜVEN: İÇTEN PATLAMALI FENERBAHÇE / MİLLİYET
Samsun ve Alanya mağlubiyetlerini de kapsayan Kupa’dan eleniş ile düne kadar gelen hayli uzun süreçte, altı galibiyet almış olsa da öksürüyor, tıksırıyor, tekliyordu Fenerbahçe motoru!.. Mersin’de Hatayspor’u rahatça geçtiyse “her şey düzeldi” anlamına gelmemeli; zira, Fenerbahçe’ye yol veren “iki takım arasındaki sıklet farkının hakkını veren” Hatayspor’du aslında!..
İlk yarısı 2-0 Fenerbahçe üstünlüğü ile geçen ve öyle biten maçta, Fenerbahçe müthiş bir tempo yapmadı, önde basmadı, Ferdi’nin klasikleşen üstün performansı dışında merkezi – kanatları amansız bir şekilde kullanmadı… Ama karşısında üstüne gelmekten, basmaktan çekinen, Fenerbahçe’yi uzun toplarla geri koşturmayı bile ıskalayan veya mecali olmayan bir Hatayspor vardı. En azından ilk yarı itibarıyla.
Sezonu roman konusu olacak Hatayspor “olması gerektiği” gibiydi… Süper Lig’in en iyi potansiyeline sahip Fenerbahçe, “olması gerektiği gibi değildi” yine! Tatsız bir maçtı vesselam…
Hava değişiminin pek iyi gelmediği Osayi, henüz takıma adapte olamadı ama ilk golün de sahibi. Çünkü, ilk ve son kez o pozisyonda beş Fenerbahçeli birden rakip ceza alanına girdi. “Hem var hem yok” deyiminin tam karşılığı Cengiz, Osayi ile birlikte sağ kanadı çalıştırmayı reddetti ama gollerin kahramanlarıydılar kaderin garip cilvesi.
Hatayspor’un kilitlemeye çalıştığı Fenerbahçe’nin nispeten aktif kanadı sola Mert Hakan’ın katkısını, Tadic’in yumuşaklığını dengelemesini unutmamak lazım. Bir de başarılı olamasa bile duraklama devrini bitirmek için büyük gayret içindeki Szymanski’yi…
İkinci yarı Volkan Demirel’in hamleleri ile oyunu dengelemekte değilse bile top sahipliğinde başarılı olan Hatayspor bir yandaydı… Fred’i denemek, İrfan Can ve King’in sakatlığında sağ kanat için yeni arayışlara girmek için 65. dakikayı bekleyen İsmail Kartal diğer yandaydı.
Ne hamlelerse, ikinci yarı sahada hiçbir şey olmadı futbol adına. Fenerbahçe motoru “içten yanmalı” mı, “içten patlamalı” mı belli değil; ne yandı ne patladı. Veya patladı da kimse farkında değil.
Zaten Hatayspor maçının mottosu “üç puanı al, Beşiktaş için duaya başla” idi…
BURCU KAPU: İSMAİL KARTAL’IN SEÇİMİ / MİLLİYET
Kadro tercihleri eleştirilen İsmail Kartal dün akşam olabilecek en ideal 11’i sahaya sürdü. Son üç lig maçında ilk golü kalesinde gören Fenerbahçe son dönemdeki kötü oyununu telafi etmek istercesine başladı maça. O iştahla da yarım saat dolmadan golü buldu. Tadic’in pasına hareketlenen Dzeko asisti yaparken ceza sahası içinde golü atabilecek dört oyuncusu vardı Fenerbahçe’nin. 8 ve 10 numarası, sağ açık ve sağ beki.
Hatayspor için söylenebilecek şeyler sınırlı. Kadrosu ve oyun gücüyle Fenerbahçe’ye zorluk çıkartabilecek bir tablo çizemedi. Ama dün özelinde sarı lacivertlilerde sevindirici iki konu var: Krunic oynamayınca merkez ayağındaki prangadan kurtuldu, Ferdi en doğru mevki sol bekte oynayınca Ferdi-Tadic-Dzeko bağlantısı iyi çalıştı.
Fenerbahçe’nin sezon başındaki görkemli oyununun temeli merkezdeki yüksek tempo ve hareketlilikti. Bu yüzden bir oyuncunun yokluğu tüm planları etkiledi. Tek ihtiyaç Fred yokken merkezde pas hızını yüksek tutacak oyuncu tercih etmekti. Mert Hakan oyun hızını arttırabiliyorken, Ferdi-Tadic bağlantısına yardıma gidebiliyorken, Szymanski’nin rakip kaleye yakın oynamasını sağlıyorken neden Krunic’te ısrar edilmiş sorusu da aklımızın bir kenarında kaldı.
Her Fenerbahçe yazısının içinde takımın beyni Dzeko geçmeli. Osayi’nin golüne asist yaptı, Cengiz’in golünde merkezde oyun kurdu. Oyun bilgisi ve bağlantı kalitesini birleştirince lig seviyesinin çok üstünde bir akıl koyuyor sahaya.
Fenerbahçe üç puanı aldı, tercihler daha doğruydu. Oyunda hala eksikler var, özellikle Çağlar’ın garantici oyunuyla savunmanın fazla geride yerleşip takım boyunun uzaması gibi, daha çok tek paslı oyuna dönmek gibi. Ama merkezdeki en önemli sorun çözülmüş göründü.
Bir söz vardır çok severim, “Bir kibritle yemek de yapabilirsin evi de yakabilirsin” diye. Kibrit İsmail Hoca’nın elinde. Kibritten ne çıkacağını onun seçimleri belirleyecek.