Yeni Yatırım Teşvik Sistemi İş Dünyasını Harekete Geçiremeyebilir
Cumhurbaşkanı kararıyla 30 Mayıs 2025’te Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni yatırım teşvik sistemi, iş dünyasında olumlu bulunsa da beklenen yatırım atağını yaratmayacağı belirtiliyor. Teknoloji, yeşil dönüşüm ve savunma sanayisi gibi alanlara özel öncelik veren yeni teşvik sisteminin hukuk sistemi düzelmeden yatırım çekemeyeceğini belirten ekonomistler, hedefin yüksek faiz politikaları ile finansmana erişemeyen iş dünyasının tepkisini azaltmak olduğunu belirtiyor.
Uygulama Sorunları
İş dünyasının “kalkınma vizyonunu destekleyen bir hamle” olarak yorumladığı teşvik sistemi konusunda ekonomistler temkinli. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, yeni teşvik sisteminin zamanlamasına işaret ederek “Firmaların yüksek faize karşı artan tepkisinin kontrol altına alınması hedefleniyor. Faizi indirmeden finansal maliyetleri düşürme arayışı bu tür dolaylı teşviklerle sürdürülüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Asıl sorunun uygulama olduğuna dikkat çeken Kozanoğlu, “Teşvikler gerçekten şeffaf ve tarafsız bir şekilde mi uygulanacak? Yatırımlar, iktidara yakın şirketler lehine mi yönlendirilecek? Ekonominin durgunlaştığı, belirsizliklerin yoğunlaştığı bir ortamda, özel sektörün yatırım iştahı ne kadar uyanabilir” sorularını gündeme taşıdı.
Ekonomist Arda Tunca’ya göre ise yatırım kararı yalnızca teşvik paketleriyle alınmaz. “Şirketler açısından temel belirleyici öngörülebilirliktir. Hukuki güvence yoksa, ne kadar cazip teşvik verilirse verilsin yatırım yapılmaz” diyen Tunca, sistemin reel yatırımları harekete geçirecek altyapıdan yoksun olduğunu söyledi. 2021’den bu yana biriken ekonomik hasarın giderilmeden kalkınma hedeflerinden söz edilemeyeceğini vurgulayan Tunca, “Teşvik, uzun vadeli stratejik planların parçası olmalı. Bugünkü makroekonomik yapı, teşviklerin etkili olabileceği mikro zemini oluşturmuyor. Mevcut durumda bu teşvikler, geçici pansuman işlevinden öteye geçemez” dedi.
Şeffaf İnceleme ve Eğitim Önemli
Tunca’ya göre sistemin temel sorunu, stratejik yönlendirme kapasitesinden yoksun olması. “Teşviklerin amacı, süreci ve etkisi doğru şekilde anlatılmıyor. Projeler şeffaf biçimde izlenmiyor” yorumunu yaptı.
Arda Tunca sözlerini, yapısal kalkınmanın temel taşı olan eğitim sistemine dikkat çekerek noktaladı: “Eğer gerçek bir kalkınma hedefimiz varsa, bunun ilk ve en önemli adımı eğitimdir. Bugün Türkiye’de eğitim çökmüş durumda. Ülkenin sanayi altyapısı montaja dayalı. Mühendisler sadece vida sıkıyor. İyi eğitim versek kullanılacak yapı yok; yapıyı kursak iyi eğitim yok. Teşviklerin sadece düzenleme olarak sunulması ve siyasi propaganda malzemesi yapılması, toplumu aldatmaktır. Bütüncül bir bakış açısı olmadan kalkınma adına konuşulan her şey boş bir iddiadan ibarettir.”