Bu yıl 74’üncüsü düzenlenen Berlin Film Festivali’nde politik mesajlar öne çıktı. Büyük ödül Altın Ayı’yı Mati Diop’un yönettiği “Dahomey” adlı belgesel kazandı. Ödülünü almak için sahneye çıkan yönetmen Diop, “Filistinlilerin yanındayım” sözleriyle geceye damga vurdu.
ALTIN AYI’NIN SAHİBİ MATİ DİOP OLDU
74. Berlin Uluslararası Film Festivali (Berlinale) ödülleri 24 Şubat’ta Berlinale Palast’ta düzenlenen törende sahiplerini buldu.
Berlinale’nin büyük ödülü “Altın Ayı”, Fransız-Senegalli yönetmen Mati Diop’un Batı’nın Afrika’dan yağmaladığı 26 eserin 2021 yılında Benin’e geri dönüşünü konu alan belgesel filmi “Dahomey”in oldu. Mati, “Atlantic” adlı dramasıyla 2019’da Cannes Film Festivali’nde Büyük Ödülü kazanmıştı.
Ödülünü almak için sahneye çıkan Diop, konuşmasında insanları “sessizlik duvarını hep birlikte yıkmaya” ve “adaletin getirilmesi” için “iade yoluyla yeniden inşa etmeye” davet etti.
DİOP: NEO-FAŞİZME KARŞI MÜCADELE
Belgeselde dünyanın şiddete, ihlallere ve yasaklı eylemlere nasıl sessiz kaldığını anlattıkları belirten Diop, “Artık pek çok insanın, ister kadına yönelik şiddet, ister Filistin’deki soykırım olsun, artık bu şiddete karşı ses çıkarmaya çalışmasının zamanı geldiğini düşünüyorum. Neo-faşizme karşı ya da aşırı sağ ve onların fikirlerine karşı mücadele etmek için tüm araçları kullanmalıyız. Bu filmin insanlara bir nebze de olsa umut vermesi beni çok mutlu etti. Daha da önemlisi filmde sorulan sorular dünyanın en çok ihmal edilen ve en çok ezilen halkı olan Afrikalı öğrenciler tarafından soruluyor. Film, bir dünyanın öyküsünü, ihmal edilen bir bakış açısı olan Afrika perspektifinden anlatıyor” diye konuştu.
Berlinale’nin “En İyi Yönetmen” ödülü ise bu yıl uyuşturucu kralı Pablo Escobar tarafından Kolombiya’ya getirilen bir su aygırını konu alan “Pepe” filmiyle Dominikli film yapımcısı Nelson Carlos De Los Santos Arias’a verildi.
“Gümüş Ayı Jüri Ödülü” ise “Empire” filmiyle Fransız yönetmen ve senarist Bruno Dumont’un oldu.
Törenin ardından Rûdaw muhabiri Peyam Serbest’e konuşan Bruno Dumont, “Genel olarak bir beklentim yok, bu yüzden oldukça mutluyum. Ekiple birlikte aldığımız ödülden memnunuz. Ekiple, oyuncularla ve yatırım ekibiyle çalışmaktan mutluyum. Bu yaptıklarımızın ödülü ve film için önemli. Önümüzdeki birkaç gün içinde çocuklarla bir film yapacağım. Ben aynı şeyleri tekrarlamayı değil, sinemanın tüm türlerini denemeyi çok isterim. Yaptığımız komediydi, bu yüzden daha çok trajedi ve drama için adın atacağım. Sinemanın her türünü severim” diye konuştu.
HONG SANGSOO 5. KEZ GÜMÜŞ AYI’YI KAZANDI
Festivalde “Gümüş Ayı Jüri Özel Ödülü” de, Koreli yönetmen Hong Sangsoo’nun 31’inci uzun metrajı “Bir Gezginin İhtiyaçları” filmine verildi. Hong, bu filmiyle Berlinale’de beşinci kez “Gümüş Ayı” kazandı.
Oscar adayı Emily Watson “Small Things Like This” filmindeki rolüyle “En İyi Yardımcı Oyuncu” dalında Gümüş Ayı ödülünü aldı.
İngiliz aktris Emily Watson da Rûdaw’a yaptığı açıklamada sinemanın güçlü toplumsal rolüne ilişkin görüşlerini dile getirdi.
Rumen Amerikalı aktör Sebastian Stan ise “A Different Man” filmindeki performansıyla “En İyi Oyuncu” dalında Gümüş Ayı ödülünü aldı.
Rûdaw’a konuşan Sebastian Stan, “Çok minnettarım, filmimin Avrupa’nın en iyi film festivallerinden biri tarafından ödüle layık abul edildiğini gördüm. Berlinale’de yönetmen Arn’la yaptığım sohbetin çok cesaret verici olduğunu düşünüyorum; yapımcı ve tüm ekibimiz, filmimizin bir şekilde beğenilmesinden dolayı çok ama çok minnettarlar. Bana göre, bu film festivalinin tarihine, burada bulunan filmlere ve burada onurlandırılan Paul Newman, Sean Penn, Denzel Washington ve Sam Louwyck gibi oyunculara ve bu anı yaşayan diğer oyunculara bakıyorum. Küçüklüğümden beri iyi bir oyuncu olmak istedim. Harika bir duyguydu” dedi.
FİLİSTİN KEFİYESİ TAKARAK SAHNEYE ÇIKTILAR
Çocuklardan oluşan bir jüri tarafından verilen En İyi Film ödülü olan “Kristal Ayı” ödülünü ise Kim Hye-young’un ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesi olan “It’s Okay!” kazandı.
Öte yandan Berlinale’nin ödül töreninde birçok kişi sahneye Filistin kefiyesi takarak çıktı. Fransız yönetmen Ben Russell da bunlardan biriydi.
Karşılaşmalar Jürisi dalında “Direct Action” filmi ile “En İyi Film” ödülünü alan Guillaume Cailleau ve Ben Russell, Rûdaw muhabiri Peyam Serbest’e konuştu.
BEN RUSSELL: FİLİSTİN’LE DAYANIŞMA İÇİN TAKTIM
Ben Russell, boynundaki kefiye için, “Bu bir kefiye, bunu Filistinlilerle dayanışmamızı ifade etmek, ateşkes ve soykırımın önlenmesi çağrısında bulunan birçok sese katılmak istediğimiz için taktım. Filmimizin konusunun politik olduğu ve sinemanın politik bir adım olabileceği çok açık” diye konuştu.
Uluslararası jüri, Gazze’de İsrail saldırılarına karşı bir jest olarak “Başka Ülke Yok” belgeseline “Berlinale Belgesel Ödülü”nü verdi.
İsrailli ve Filistinli film yapımcılarından oluşan bir kolektif tarafından yönetilen belgesel, İsrail hükümetinin işgal altındaki Batı Şeria’nın kırsal bir köyü olan Masafer Yatta’daki Filistinlileri sınır dışı etme girişimlerine ciddi bir bakış sunuyor.
Ödülün açıklanmasının ardından filmin yönetmenleri Basel Adra, Hamdan Ballal, Yuval Abraham ve Rachel Szor sahneye çıkarak, Gazze’de ateşkes çağrısında bulundu.
İtalyan gazeteci Carlo Chatrian, 2019 yılından beri Berlin Uluslararası Film Festivali’nin sanat yönetmenliği yapıyor ve bu onun son görevi.
Chatraian, “Tabii ki bu insanlarla çalışmayı özlüyorum, iyi filmlere fırsat vermeyi özlüyorum ama festival devam edecek ve filmleri izleyeceğim. İster burada, ister başka bir yerde olsam da bu insanlarla gurur duyuyorum” dedi.
Bu yılki Berlinale’de farklı türlerde 233 film gösterildi ve 143 ülkeden 12 binden fazla kişi katıldı.
(KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)