Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, tam bağımsızlık için Cumhuriyeti laik hukuk devleti temeli üzerine kurdu. 1925’te açılan Ankara Hukuk Mektebi’ndeki törende Atatürk, “Ulus, din ve mezhep bağ yerine ‘Türk ulusu’ bağıyla bireylerini toplamıştır. Büsbütün yeni kanunlar getirerek eski hukuki esasları temelinden kaldırmak girişimindeyiz” sözleriyle; Cumhuriyet toplumunun çağdaş ve laik hukuk düzeninde oluşturulacağını belirtti. Bu amaçla “Türk Medeni Kanun Tasarısı” hazırlandı. “Türk kadınını gereken saygınlığına kavuşturan” Medeni Kanun, TBMM’de 17 Şubat 1926’da kabul edildi. 4 Ekim’de de yürürlüğe kondu. Türk Devrimi’nin temel taşlarından laik hukuk düzeni sağlandı, çağdaş toplum yapısının temel taşı oluşturuldu.
KADIN DEVRİMİ!
Tarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar, “Türk Devrimi’nin en önemli boyutu kadın devrimi niteliği taşımasıdır. Kadınla erkeğin hukuk önünde eşitlenmesi hukuk devrimi ile mümkün oldu. Bu, laikliğin hukuka ve toplumsal hayata yansımasına olanak sağladı. Bununla kadın evlilikte, mahkemede, mirasta, tanıklıkta ve diğer tüm alanlarda erkekle en azından hukuk olarak eşit oldu. Bu gelişmeyi kadınların siyasi hakları izledi. Türk kadını önce 1930’da belediye seçimlerinde, sonra da Meclis’te seçme ve seçilme hakkını elde etti. İngiltere’de Magna Carta’dan 700 yıl sonra kadınlar haklarını kademeli olarak elde edebildi. Laiklik tüm hırpalanmışlığına karşın Türkiye’nin halen çimentosu olmaya devam ediyor. Laikliğin kaybı ve ondan geri adım Türk milli kimliğinin de kaybı olur. Partiler üstü bir şekilde laikliğe ve Türk hukuk devrimine sahip çıkmak gerekiyor. Bu noktada Atatürk ve hukuk devriminin mimarı Mahmut Esat Bozkurt saygı ve şükranla anılmalı” dedi.