Yeniçağ Gazetesi bu manşetle çıktı
Gazetemizin 1. sayfasını okumak için tıklayınız
Adliyelerde artık adalet değil, kriz dağıtılır oldu!
Hakim ve savcının iş yükünün yargıyı tıkadığını bunun da vatandaşı canından bezdirdiğini söyleyen CHP’li Kılıç, “Bir savcı bir dosyayı 1 saat 12 dakikada inceliyor. Hakim de toplamda 2 saatte kararını veriyor. Hakimler de savcılar da Anayasa Mahkemesi de havlu attı. Adliyeler artık kriz dağıtılan mekanlar haline dönüştü” dedi
TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı’nın 2024 bütçesi görüşüldü. CHP İzmir Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Sevda Erdan Kılıç, bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada, yeni açılacak cezaevlerinden, hakim ve savcıların iş yüküne; gazeteci Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ın tahliyesinden faili meçhul kalan Uğur Mumcu davasına kadar çok sayıda konuyu gündeme getirdi.
Adaletin kaplumbağa hızında dağıtıldığına dikkat çeken CHP’li Kılıç, “Bu bütçede adalet sarayları, mahkemeler var. Yurttaştan adalet için aldığınız verginin, yarısını aktardığınız mahkemelerde neler oluyor? 2023 yılında bir savcı başına 1580 dosya düşmüş. Bu ne demek? Bir savcı bir dosyaya sadece 1 saat 12 dakikasını ayırabilmiş yıl boyunca. Hakim başına düşen dosya sayısı ise 835. Yani bir hakimin bir dosyaya ayırdığı süre sadece 2 saat 12 dakika. Hukukta bir süre tanımı vardır o da makul süredir ve adil yargılanma hakkının temelidir.
Bu hakkın ihlal edildiğini de biz değil bizzat Anayasa Mahkemesi söylüyor. Anayasa Mahkemesi 55 bin davada makul süre hakkının ihlal edildiğini açıkladı. 55 bin karara rağmen harekete geçilmediği için de 10 Ekim günü artık makul süre başvurularına bakmayacağını açıkladı. Yani hedef süre gibi uydurma tanımlarınız yüzünden süreler konusunda hakimler havlu attı, savcılar havlu attı bu ülkenin en yüksek mahkemesi olan Anayasa Mahkemesi havlu attı!” değerlendirmesini yaptı.
CHP’li Kılıç, “Dava dosyaları hakimlerin, savcıların, adliyelerin boyunu aştı! İşte icra davaları, bu bütçede yazıyor, tarihinin en yüksek noktasında. Kiracı davaları, tahliye davaları, alacak davaları, iflas davaları. Adalet dağıtılan mekanlar olması gereken adliyeler, bugün artık kriz dağıtılan mekanlar haline dönüşmüştür.
Bugün yaşanan dosya yoğunluğunun en büyük nedeni içinde bulunduğumuz ekonomik krizdir. Ve bu krizi hakim ve savcıları yarıştırarak, aşamazsınız. Bu nedenle 2024 bütçesi için dosya yoğunluğunu aşma hedefi olarak koyduğunuz hakim ve savcı atamaları bu yaraya pansuman olmaz. Sorunlar saymakla bitmez. Tüm bu sorunların çözümü için sistem değişikliği gerekiyor. Bu sorunların çözümü de güçlü meclis, bağımsız yargı, istikrarlı bir yürütme ile olabilir” ifadelerine yer verdi.
Adalet Bakanlığı bütçesini de eleştiren CHP’li Kılıç, “Üzülerek görmekteyim ki; bütçeden bizim payımıza yine bol bol cezaevi çıkmış. Her yıl çok sayıda cezaevi yapmak, artık bir rutin haline gelmiş durumda. Adalet reformu demeye başladığınız 2006’dan bu yana her yıl yeni cezaevleri açtınız. 2019 yılında 26 adet, 2020 yılında 23 adet, 2021 yılında 32 adet. 2023 yılında 19’da ceza infaz kurumu. Bakın şimdi bugün burada 2024 yılı için hedef koyuyorsunuz, 2024 yılında ülkede hali hazırda sayısı 285 adet olan ceza infaz kurumlarına 12 tane daha eklemeyi düşünüyorsunuz. Yetmiyor, 2025 için de 8 ceza infaz kurumu daha tahmini rakam koymuşsunuz. Ceza infaz kurumlarından biz de çok sayıda şikayet alıyoruz, evet ceza ve infaz kurumlarının kapasite fazlalığından tutun; hizmetlere kadar çok sayıda sorunu var” dedi.
CHP’li Kılıç sözlerini “İktidarın görevi cezaevi açmak değildir suçun önüne geçebiliyor musunuz ona bakmak lazım. Ama gelin bir de her yıl vatandaşların cebinden aldığınız vergilerle yaptığınız bu cezaevlerinde kimler kalıyor, onlara bakalım:
Meclis’e gönderdiği milletvekilleri kalıyor. Milletvekili Can Atalay, bugün niye cezaevinde. Halkın avukatıyız diye yola çıkıp, Soma’da madenci tekmeleyen bürokratlarınıza karşı madende çocukları ölen halkı savunan avukatlar kalıyor.
Selçuk Kozağaçlı ve diğer avukatlar neden cezaevinde? Bu memleketin, ağacına, taşına toprağına sahip çıkanlar kalıyor. Tayfun Kahraman neden cezaevinde? Cezaevlerinde, sosyal medyada eleştiri özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü kullanan gençler kalıyor. Mesleğini yapan gazeteciler kalıyor” diye sürdürdü.
Naci DEMİRAN